1. Gün
- yosun Atlantis

- 3 Oca 2018
- 1 dakikada okunur
Kalbimde ki bu hissi anlayamıyorum bom boş gibiyim, buz tutmuş gibi. Etrafımda insanlar olmasına rağmen yanlızım istenmediğimden mi yoksa istemediğimden mi bilmiyorum sadece artık nefes alışlarım bile yetmiyor sanki her nefes alışım kendime ait değilmiş gibi , boğluyorum . Boğazımda bir düğümlenme var yutkunamıyorum yemek yiyemiyorum artık düzgünce , ağlamak istememe rağmen ağlıyamıyorum göz yaşlarım kurumuş gibi sanki . Bu gece mavisi renkli küçük odanın içinde iyice sıkışıyorum adım atıcak yer yok , kocaman yatağımda yatıyorum sadece . Hareket etmiyorum odadan dışarıya çıkmıyorum , çıkmakta istemiyorum zaten çünkü bu odada kendim olabiliyorum tek başımayken rol yapıp yorulmuyorum . İnsanların yanında olmak zahmetli durmadan gülümseyip onlara ayak uydurmak çok yorucu , bu yüzden insanları sevdiğim söylenemez. Sanki ölmüşümde bedenim kendiliğinden hareket ediyor gibi.
Aslında ölümden korkuyorum sadece ölümden değil yaşlanmaktan , gece karanlığından, böceklerden ve kendi kalbimden. Neden diğerleri gibi olamıyorum acaba? Ne bu bendeki tükenmişlik , vazgeçmişlik ve yorgunluk. Herşeyi unutmak istesem bile unutamıyorum galiba bu insanlardaki en kötü özellik istesen bile unutamamak, gerçi benim unutmak istediğim şey ne onu bile bilmiyorum, ben kendim hakkında hiç bir şey bilmiyorum kendimi o kadar fazla rol yapmaya adamışım ki kendimi kaybettim şu an sadece sahtelikten ibaretim. Belki de gaddar bir insanım babamın dediği gibi belki de umursamaz biriyim abimin dediği gibi yada annemin dediği yanlış bir ailede doğduğum için böyleyim.
Aslında hiç bir sorunum yok sadece boşluktayım bu öyle bir şey ki sanki boşluğun kendisi benim var mıyım yok muyum hiç bir şeyim belli değil...

—Örümcek zambağı (çiçeğin adı)

Yorumlar